Ana içeriğe atla
27 Mart 2012 tarihinde UygurCam tarafından gönderildi

Dünyamız Nasıl Oluşmuştur ? Din ve Bilim.

Dünyamız Nasıl Oluşmuştur ? Din ve Bilim

     1924-1929 yılları arasında Amerika'lı Astronom Edwin Hubble, uzak yıldızların ve galaksilerin, ışık tayflarını incelediğinde, bu yıldızlarının ışıklarının dalga boyununun ışık tayfı üzerinde kırmızıya kaydığını defalarca müşadae etti.Akustik fiziğin de Dobler olayı olarak bilinen bir özelliğin  ışık içinde geçerli olduğundan yola çıkarak bunun bir tek izahı olduğunun kanaatine vardı. Buda, bu yıldızların bizden hızla uzaklaştıklarıydı.Çünkü bize doğru yaklaşan ışığın dalga boyu tayf üzerinde mora, bizden uzaklaşan ışığın dalga boyu ise tayf üzerinde kırmızıya doğru kayar.Işığın kırmızıya doğru yaptığı bu kayma evrenin bir patlama sonrası yayılan gaz kütlesine benzer bir şekilde genişlediğini gösteriyordu.Yani evren genişliyordu.Hemde milyarlarca yıldır.Adeta şişirilen bir balon misali sürekli genişliyordu.Bilim dünyası bu açıklamayla uzun süre çalkalandı.Her yeni iddaa gibi bu iddaada şüpheyle karşılandı.

     Ancak gelişen teknikle birlikte bu konu üzerinde yapılan bütün araştırmalar Edwin Hubble ' ı haklı çıkardı.Evren tartışmasız genişliyordu.Ve bu konuda yüce yaratan Allah (c.c.)  Kuran 'ı Kerim 'in İzariyet Suresi 47. Ayetinde şöyle buyuruyor ;

    Bismillahirrahmanirrahim

"Semayı kudretiimizle biz kurduk.Ve şüphesiz onu genişletmekteyiz."

    SadakAllahülazim

   Geride bıraktığımız asırlar boyunca Kuran'ı tefsir eden bir çok müfessirin içinden çıkamadığı bu Ayet'in sırrı böylece içinde bulunduğumuz 20. asırda gün ışığına çıkmış bulunuyordu.

 

   Genişleyen evren buluşuyla BigBang'in Teorisi gündemde ön plana çıktı.Yeniden tartışma masasına yatırıldı.Uzmanlar Edwin Hubble yasasını tersine doğru işletmeye başladılar.Evren sürekli genişlediğine göre dün bugünküne kıyasla daha küçük, 1 yıl 1000 yıl evvel dahada küçük olması gerekirdi.Daha da geriye gidildiğinde mesela 10 . 000 . 000 (on milyon) yıl önce evren daha küçük galaksiler de yıldızlar birbirine daha yakın olmalıydı.

 

  Peki göklerin,galaksilerin,gezegenlerin ve yıldızların birbirine çok yakın hatta yapışık olduğu, evrende hiçbir gelişmenin olmadığı bir zaman aralığı bulunamaz mıydı? Hesaplar uzmanları günümüzden 15.000.000.000 (on beş milyar) yıl önce yoktan var edildiğini gösteriyordu.Ve bu konuda da yüce Allah (c.c.) Kuran' Kerimin Enbiya Suresi 30. Ayetin'de şöyle buyuruyor :

   Bismillahirrahmanirrahim

"İnkar edenler gökler ve yerleri yapışıkken onları ayırdığımız ve bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi? Hala inanmıyorlar mı ?

  SadakAllahülazim

   Bu evrenin nasıl yaratıldığını ne gibi aşamalardan geçerek bugüne geldiğini tam manasıyla Yüce ALLAH biliyor.İnsanoğlunda Yüce Allah'ın kendisine bahşettiği ilim veçhiyle fikir servetmek düşüyor.Bu çerçevede yoktan var edilişin nasıl başlayıp ne şekilde genişlediğini  " BigBang " Teorisi şöyle ifade ediyor.Zamanımızdan 10 ile 15.000.000.000 (on beş milyar) yıl önce çok küçük hacimde buna karşın çok yüksek sıcaklık ve çok büyük yoğunluktaki aşırı sıkıştırılmış yapı, büyük bir patlamayla uzaya dağıldı.Bu büyük patlama neticesinde milyarlarca derecelik bir sıcaklık toz ve gazlar açığa çıkarak uzaya yayıldı.Bu açığa çıkan toz ve gazların , geçen zaman içerisinde sıkışmasıyla yıldızlar, soğuması neticesinde de gezegenler meydana geldi.Evet bu teori bir çok şeyi açıklıyordu.Ama bir nokta vardı ki, teorinin kaderi buna bağlıydı.Teorinin geçerli olabilmesi için  İlk patlama anında ortaya çıkan o çok büyük sıcaklığın ve buna bağlı radyasyonun uzaydaki kalıntılarına rastlamak gerekiyordu.Çok düşükte olsa bu rasyasyonun izleri mutlaka olmalıydı.

  1965 yılında Bell Laboratuvarında temiz radyo yayınları elde etmek gayesiyle çalışan Arno Alla Penzias ve Robert Woodrow Wilson adlı iki bilim adamı mikrodalga bandında hiç kesilmeyen bir parazit yakaladılar.Elektronikte ve radyo sinyallerinde böyle bir dalga boyuna ilk defa rastlıyorlardı.Öyleki anten hangi yöne çevrilse, bu parazit kesilmiyordu.Bu  5,7 cm. ' lik dalga boyu idi.Ve dahil olduğu sıcaklık değeri  –270 °C  idi.Evrenin ilk yaratılış anından arta kalan enerjiyi bulmuşlardı.Kahinatın yaratılışından bugüne uzanan tatlı bir sıcaklıktı.İki bilim adamı bir tesadüf sonucu çok önemli bir keşifte bulunmuşlardı.Bunun neticesinede de 1978 yılında "Nobel Ödülü" kazandılar.Sonraları bu pozitif değerini kesin olarak saptayabilmek gayesiyle uzaya son derece hassas ölçü aletleriyle donatılmış bir uydu gönderildi.Netice aynıydı.Tüm uzay bu enerjiyle dop doluydu. BİG BANG artık rakipsiz kalmıştı. Bir tek yapının patlamasıyla açığa çıkan toz ve gazların zamanla sıkışmasıyla meydana gelmişti.Kainat yotan var edilmişti.Evet yüce Kuran bu konuyada açıklık getiriyor.Açığa çıkan toz ve gazlar için duman ifadesini kullanarak şöyle buyuruyor : 

   Bismillahirrahmanirrahim 

 

   Fussilet Suresi 11. Ayet
" Sonra ALLAH duman halinde bulunan göğe yöneldi.Ona ve yeryüzüne isteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin dedi.İkiside isteyerek geldik dediler. "

  SadakAllahülazim

 

                                                                                                                               

                                                                                                       

 

Yorumlar

Kutsal kitaba göre içinde yaşadığımız yani bildiğimiz basit evren ilk değildir.Bunun ile ilgili bir çok ayet mevcut.Özellikle bu ayetlerde baştan yaratmadan bahseder.Sonra yarattığını sona erdirmekten,sonra yine yeniden yaratmadan bahseder.Bu durumda daha önce yani bizim evrenimizden önce başka evrenlerin oluşturulup sonra yok edildiklerini anlamak mümkün.

Öncelikle kutsal kitap dediğiniz kitap Kuranı  Kerimdir .Ateşler içerisinde yok olmak deyimini anlamış değilim.Zaten insanoğlu sizin yok olma diye adlandırdığınız zaman geldiğinde ki bana göre kıyametdir bu, ne olacağını Kuranı Kerim belirtiyor. Bu kadar emin konuşabiliyorsanız bize hangi ayet olduğunu belirtirdiniz. ( fishéyé )

      Tabiki Kuranı Kerimde bir çok şey hakkında belirtilen ve hala çözülemeyen bilgilerle birlikte ,  bu tür konular hakkında da bize bilgi veriyor.Bunu daha iyi anlamak için , önce Kuranı Kerimi okumak ve anlamak daha sonra araştırmak çok kitap okumak gerekir. (muzaffer)

 

Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim..

Bildiğimiz gibi Kur'an ateşten başka yıkım kullanmaz,

Allah'ın yolundan saptırmak amacıyla 'gururla salınıp-kasılarak' (bunu yapar); dünyada onun için aşağılanma vardır, kıyamet günü de yakıcı azabı ona taddıracağız. (HAC SURESİ / 9)

Biz, onları ateşe çağıran önderler kıldık; kıyamet günü yardım görmezler.

Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. (Kıyamet) Saatin(in) emri de yalnızca (süratli) göz açıp kapama gibidir veya daha yakındır. Şüphesiz, Allah her şeye güç yetirendir. (NAHL SURESİ / 77)

Ayrıca şu ayetin bilimsel açıklamasını yapabilir misiniz?Eminim ki size göre göz açıp kapama deyimi bir şeyi işaret ediyor.Göz açıp kapama hızından daha hızlı bir hız anlatılmaya çalışılmış olabilir 300 milisaniye'nin de altında bir zamanda örneğin 3 salise vs denilmek istenmiş olmalı ha ne dersiniz?

Biz bu emri verirken çok hızlı veririz.Ancak göz açıp kapayıncaya kadar veya göz kırpması gibi hızlı olarak veririz anlamında olabilir.Yani mecazi olarak,biz kıyamet saatinin emrini verirken düşünmeyiz.Çünkü kıyametin saati tam olarak saniyesine kadar olmak şartı ile zaten önceden takdir edildiği için.

Benzer anlamda,verilen sözün tam tutulacağından,yani sözünden asla caymamak ifade ediliyor.Ayetin sonunda da allah her şeye güç yetiren olduğunu söylüyor zaten.Dahası kıyametin tam saatinin ve saniyesinin tesbiti ve uygulanmasının asla yaratıcıya güç olmadığı anlatılıyor.

Not.Umarım dinsel olduğu için stars uyarı vermez :)

Arkadaşlar ben burda yazılan yazıya yönelik görüş bildiriyorum her yerde karşılaştığım bu alınganlık rahatsız edici yazının sahibi bana özel mesaj yoluyla benim dinim bana senin dinin sana tarzında  şeyler yazmış : ) Ayıp oluyor burda birbirimize fikir verme amacı taşıdığımızı düşünyorum yanlış anlaşılmasın ve sizlerin bu gibi başlıkları açarken 1-0 önde başladığınızı da belirteyim : ) Ben yazımı salavat getirerek vs bitirmiyorum anlatabildim mi? : ) Kıyametin nasıl olacağı ne zaman olacağı tabi genel kanı olarak aslında belirsizdir Kur'an bu konuda sizin sandığınız gibi her şeyi bilerek yaklaşmaz, agnostik yaklaşır...Ben ateş vs ile olacağını söyledim bunları da ayetlere dayandırdım ve bunları uydurmadım uydurmuyorum çevremdeki insanlar, haberler kıyameten böyle bahsediyor düne kadar gök taşı çarpması kıyamet olarak görülüyordu kimileri de haber yapıyordu vs...Neyse konu bu değildi arkadaşın din ve bilimi birleştirme çabası ilgimi çekti ve dayanaksız olduğunu düşündüğümü belirtmek istiyorum ve bunu da Kur'an'ın genel anlatılarını baz alarak söylüyorum...Göz kırpmasına gelirsem muzaffer vurgulamak istediğim "göz kırpması" deyiminin kullanılmış olması yani gayet sade anlaşılır bir deyimin kullanılmış olması gerisi beni ilgilendirmiyor ve diğer çıkarımlarınıza bakılarak bundan da bir şeyler çıkarılabilir dedim hepsi bu, çıkarılmazsa nedeeeeen diye bağırırım : )Teşekkürler...

allah kendinden ve yarattıklarından birer kopya, ipucu vermiştir insanoğluna. Evrenin patlamayla yaratılması kalbin ilk ilk vuruşudur, patlamadan sonra evrenin genişlemesi kalbin vuruştan sonra şişmesi, genişleme bittikten sonrada evrenin kendi içine çökmesi kalbin yeniden yeni bir vuruş, atım için ufalmasıdır,

evrenin kaç kere yaratıldıgını bilseydiniz, şaşkınlık kelimesi çok ama çok basit kalırdı....

bildiğini sandığınız zaman, aslında böyle değil. Bir kelebeğin ömründen çok daha kısa...

Bir ufak eleştiride bulunabilir miyim?

Ya Başlık yazıyı desteklemiyor ya da yazı başlığı desteklemiyor. Bilim Ve Din ap ayrı bir konu. Yazıda Evren'nin oluşumundan, genişlemesinden bahsediyor. başlıkta ise Dünyaımız nasıl oluşmuştur? Bilim ve Din deniliyor. kopuk şeyler. 

konu hakkında ise; Asıl Soru şu, Bu gibi bilimsel gelişmeler, keşifler olduğunda, "aaa bak kutsal kitabımızda var imiş, bundan sonra acaba daha neler neler çıkaca" mı demeliyiz? Yoksa Dini Vecidemizi Kalbimizin içinde güzel bir yerle saklayıp, Somut olan Evreni araştırıp insanlık Vazifesini (altını çiziyorum) yerine mi getirmeliyiz. Lütfen Manevi hislerimizi Bu konulara bulaştırmayalım şahsi düşüncem. 

saygılar...

"Dünyamız ve diğer gezegenler, bilim insanlarının söylediklerinin aksine, Güneş’ten kopup bulundukları yere gelmediler; şu an bulundukları yörüngede oluştular!"

Son Adem Varoluşun Sırrı adlı kitabın 55. sayfasından kısa bir alıntıyı sizinle paylaşmak istedim. Bu kitapta Galaksi, Güneş Sistemi, Dünya ve Gezegenlerin oluşumu ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır.

Kitabın tamamını indirip okuyabileceğiniz adres: http://caferabdullah.com/php/content/pdf/sonadem.pdf 

kardeşlerim  asıl bilinmeyen ve insanlık tarihi boyunca aranan sorularda bu bahsettikleriniz ya, nerden geldik nereye gidiyoruz , neden geldik neden gidiyoruz , mağdem yok olan evrenler vardı neden yok edildi .... vs çok bilinmeyenli denklem misali saymakla bitmez sorular.... hepsinin tek cevabı ilahi kitaplarda yer almaktadır... Zaten dinlerden başka bu sorulara genel geçer bir cevap bulunamamıştır... ki bazıları çıkıp size tırnak içinde ''ben kendimi gerçekleştirmeye geldim'' gibi abuk sabuk bir cevapla gününüzü berbat edebilir ki normaldir çünkü saçmadır düşünsenize kim ben dünyaya geçiyorum diye geldiki, olan durum şöyledir , burada var edildik , kendi isteğimizle mi geldik bunu bilebilecek idraka sahip değiliz, yaratıcımızla hiç karşılaşmadık ama neredeyse diğer tüm özelliklerini içimizde hissediyoruz, son olarak burada yok olacağız ve tekrar dirilene kadar buradayız. işin en komik kısmıda adeta hapsedildiğimiz Dünyadan keşfetme arzusuyla büyük patlamadan beri genişlemekte olan evrenin uçsuz bucaksız ki görebildiğimiz kısmı sadece büyük patlamdan beri ışığın yol alabildiği kadarki kısmı, bizim değil evreni tamamen keşfetmeyi kendi güneş sistemimizden bile çıkmamız 35 yıl sürerken, yıllardır ziyaretlerine inandığımız ancak ne hikmetse ilk fotoğraflandığında eski model ışık hızında hareket eden UFOLAR iken ,30 - 40 yılda neredeyse çağ atlayan UFOlar nasıl oluyorda bizim teknolojimize paralel gelişiyorlar. ACABA YALAN OLDUKLARI İÇİN OLABİLİR Mİ?