Ana içeriğe atla
29 Ocak 2011 tarihinde BarisAslier tarafından gönderildi

Amazing...

 

 

[video:http://www.youtube.com/watch?v=5S3WfNDD59Y&feature=player_embedded]

Sevgili Dostlar, 1992 yılında düşen Peekskill göktaşı, 16 ayrı video görüntüsünde yakalandıktan sonra bir arabaya çarpmıştı. Dolunaydan daha parlak olduğu belgelenmiş olan bu görkemli ateştopu, New York kentine düşmeden önceki 40 saniyelik ihtişamı boyunca ABD içerisinde birkaç eyalet üzerinden geçip gitmişti. Ateştopunun yukarıdaki görüntüsü, ABD'nin Pennsylvania eyaletinde yer alan Johnstown kentindeki bir lisenin futbol maçı sırasında çekilmiştir. Sonuçta yere ulaşan göktaşını bu bağlantıdan görebilirsiniz. Yüksek yoğunluğa sahip kayadan oluştuğu anlaşılan bu göktaşı, çok ağır bir bovling topunun büyüklüğüne ve kütlesine sahipti. Yere çarptıktan hemen sonra bir göktaşı bulabilecek kadar şanslıysanız, hemen elinize almayın! Bazı bölümleri hâlâ çok sıcak veya çok soğuk olabilir. Göktaşlarının kaynaklarını ve varış noktalarını takip etmek, içinde bulunduğumuz sayısal çağda çok daha kolay olabilirdi; ancak parlak bir ateştopunu yakalamış olması muhtemel güvenlik kamerası görüntülerinin pek çoğu saklanmadıkları için silinip gitmektedir... 

 

Bilgi için aşağıya bakınız. Üzerine tıkladığınızda yüksek çözünürlüklü görüntüye ulaşabilirsiniz.

NASA'nın bir sanatçı tarafından resmedilen bu görüntüde başrolü oynayan Nano Yelkenli-D isimli aracı, uzun uğraşlar sonrası 20 Ocak tarihinde çok ince malzemeden yapılmış 10 metrekarelik yansıtıcı yelkenini açarak, alçak dünya yörüngesinde güneş ışığıyla yol alan ilk uzay aracı oldu. Genelde bilim kurgu malzemesi olarak kabul edilen uzayda yelken açma fikri, ilk olarak bundan 400 yıl önce kuyruklu yıldız kuyruklarının güneş rüzgârıyla savrulduklarını gözlemleyen Johannes Kepler tarafından ortaya atılmıştı. Nano Yelkenli-D veya Japonların gezegenler arası uzay aracı IKAROS'a benzer güneş yelkenlisiyle yol alan uzay araçlarının günümüzdeki tasarımları, itme kuvveti için güneş ışığının kendisinden gelen küçük ama sürekli baskıya dayanmaktadır. Dünya gezegeni etrafında dolandıkça güneş ışığında parıldayacak olan Nano Yelkenli-D'nin güneş yelkeni, dönemsel olarak parlaklaşacak ve gözle kolayca görülebilir hale gelecektir. Aslına bakarsanız, gökyüzü sevdalıları Nano Yelkenli-D'nin görüntülerini çekip yarışacakları sürekli bir etkinliğe katılmaları için teşvik edilmektedir. Çekilecek bu görüntüler, araç Nisan ve Mayıs aylarında havaküreye yeniden giriş yapıp yanmadan önce NASA'nın uyduyu izlemesine yardımcı olacaktır...

 

Bilgi için aşağıya bakınız. Üzerine tıkladığınızda yüksek çözünürlüklü görüntüye ulaşabilirsiniz.

Bir güneş tutulması sırasında Dünya işte böyle görünüyor. Ay'ın gölgesi, Dünya'nın bir kısmını karartırken görülebiliyor. Bu gölge, Dünya üzerinde yaklaşık olarak saatte 2000 kilometre hızla ilerler. Tam güneş tutulmasını yalnızca bu koyu renkli gölgenin merkezine yakın olan gözlemciler görebilirken, diğerleri ise Güneş'in yalnızca bir parçasının Ay tarafından kapanmış olduğu bir parçalı tutulma görürler. 11 Ağustos 1999 tarihindeki güneş tutulmasının bu muhteşem görüntüsü, Mir uzay istasyonundan çekilen son görüntülerden biriydi. Sol üst tarafta görülen iki parlak noktanın Jüpiter ve Satürn olduğu düşünülmektedir. Mir uzay istasyonu 2001 yılında kontrollü bir şekilde yeniden havayuvara sokularak yörüngesinden çıkarılmıştı...

 

Bilgi için aşağıya bakınız. Üzerine tıkladığınızda yüksek çözünürlüklü görüntüye ulaşabilirsiniz.

Bir tam güneş tutulması görebilmek için dünyanın bir ucuna gider miydiniz? Gitseydiniz, başkalarının oraya çoktan varmış olduğunu görünce şaşırır mıydınız :)..?  Güneş, Ay, Güney Kutbu ve iki fotoğrafçı, 2003 yılında meydana gelen olağandışı bir tam güneş tutulması esnasında Güney Kutbu'nda aynı hizadaydılar. Bir grup hevesli tutulma avcısı, aşırı derecede olağandışı olan bu konumda bile Güneş'in Ay arkasında bir anlık gerçeküstü kayboluşunu yaşayabilmek için ta dünyanın bir ucuna yapılacak tehlikeli bir yolculuğu göze almış. Elde edilen hazinelerden bir tanesi, uyum sağlama yeteneğine sahip olan insan gözünün tutulmayı nasıl gördüğünü gerçekçi bir şekilde taklit edebilmek amacıyla çekilen dört farklı fotoğrafın sayısal olarak birleştirildiği yukarıdaki görüntüdür. Fotoğraf çekildiğinde hem Güneş hem de Ay, Güney Kutbu'ndaki bir sırtın üzerinde tepe noktalarına ulaşmış durumda. Aniden bastıran karanlıkta Güneş'in muhteşem taçküresi Ay'ın etrafında görünür hale gelmiş. Bu arada, bir diğer fotoğrafçı video kamerasını kontrol ederken, biraz da kazayla, görüntülerden bir tanesinde yakalanmış. Bu fotoğrafçının solunda görülenler ise bir takım çantası ve katlanabilir bir sandalyedir...

 

Bilgi için aşağıya bakınız. Üzerine tıkladığınızda yüksek çözünürlüklü görüntüye ulaşabilirsiniz.

Gökadanız nasıl büyür? Bu gökada, sıradan bir gökadanın aksine gelişmek için suya ihtiyaç duyuyor. Yukarıdaki fotoğrafta, ABD'nin Hawaii Eyaleti'ndeki Kona Bölgesi'nde yer alan Paleaku Huzur Bahçesi Koruma Alanı'nda bulunduğu haliyle görülen ve yaklaşık 30 metre genişlikte bir alanı kaplayan özenle planlanmış bu bahçe, Samanyolu Gökadamızın oldukça doğru bir haritasını sunuyor. Birbirinden farklı bitkiler yıldızları, küresel kümeleri ve hatta bulutsuları tasvir ediyor. Dünya'nın gece göğünde görülebilen parlak yıldızların pek çoğu da Güneş'in işaretlenmiş konumu etrafındaki yapraklar üzerine tasvir edilmiş. Bitki sıraları Güneşimizin de içerisine dahil olduğu Avcı Kolu, etkileyici Yay Kolu ve biraz tartışmalı Cetvel Kolu da dahil olmak üzere gökadamızın tüm kollarını temsil edecek biçimde yerleştirilmiş. Gökadamızın merkezinden küçük bir çubuk geçerken, merkezdeki kara deliği temsil etmek üzere bir de fıskiye inşa edilmiş. Boş bir alan ancak bu kadar mükemmel kullanılabilir! ("What a stellar use of space!") ->: Asıl metinde geçen bu cümlede, yazar "space" ve "stellar" kelimelerinin iki farklı anlamını kullanarak kelime oyunu yapmış. Anlatılan konunun gökadamız olduğu düşünülerek son cümle "Uzay ancak bu kadar yıldızsı kullanılabilir!" şeklinde de okunabilir...

 

Bilgi için aşağıya bakınız. Üzerine tıkladığınızda yüksek çözünürlüklü görüntüye ulaşabilirsiniz.

üneş'e ne olmuş böyle? Bazen Güneş büyük bir merceğin arkasından izleniyormuş gibi görünür. Bununla birlikte, yukarıdaki olayda gerçekten de milyonlarca mercek, yani buz kristalleri mevcut. Su, havayuvarın üst katmanlarında donduğunda küçük, düz ve altı kenarlı buz kristalleri oluşabilir. Bu kristaller yere doğru düşerlerken, zamanın büyük bölümünde düz kenarları yere paralel olacak biçimde inerler. Düşen kristallerin büyük kısmı bir gün doğumu veya bir gün batımına yakın bir andayken, herhangi bir gözlemci de o an aynı düzlemden geçebilir. Bu hizalanma sırasında her bir kristal parçacığı güneş ışığını kırıp, bizim bakış açımıza getirerek yalancı güneşler (sundog / parhelia) yaratan minyatür bir mercek gibi davranabilir. Yukarıdaki görüntü, geçen yılın sonlarında Stockholm / İsveç'te çekilmiştir. Fotoğrafın ortasında görülen Güneş iken, sağ ve sol taraflarda belirgin bir biçimde parıldayanlar ise iki parlak yalancı güneştir. Yine havayuvardaki buz kristallerinin güneş ışığını yansıtması ile meydana gelen 22 derecelik parlak bir hale ile daha ender olarak meydana gelen ve çok daha soluk olan 46 derecelik bir hale de fotoğrafta görülebiliyor...

 

Bilgi için aşağıya bakınız. Üzerine tıkladığınızda yüksek çözünürlüklü görüntüye ulaşabilirsiniz.

 Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'nın merkez bölgelerinde yaşayan gökyüzü sevdalılarının büyük bir kısmı, 4 Ocak tarihinde yeni yılın ilk tutulması olan parçalı bir güneş tutulması ziyafeti yaşadı. Ancak, o noktadan bakıldığında bir anlığına da olsa hem Ay hem de Uluslararası Uzay İstasyonu'nun bir karaltı halinde Güneş'in üzerinden geçeceğini hesaplayarak Umman'ın başkenti Maskat'a seyahat eden fotoğrafçı Thierry Legault, o tarihte aynı anda iki tutulma birden görüntülemeyi planlamıştı. Onun çektiği 1/5000 saniyelik bu net görüntü, Dünya'nın en büyük iki uydusunu parlak güneş diski üzerinde yakalamış. Parçalı güneş tutulması yavaş yavaş ortaya çıkarken, fotoğrafçının teleskop ve kamerasından yaklaşık 500 kilometre uzaklıkta bulunan uzay istasyonu (fotoğrafın merkezinin sol üst tarafında) 1 saniyeden daha kısa bir süre içerisinde manzaranın bir kenarından diğerine hızla geçip gitmiş. Bu sırada Ay 400 bin kilometre uzaklıkta yer alırken, lekelerle bezenmiş Güneş ise 150 milyon kilometre uzaklıkta bulunuyordu...

[video:http://www.youtube.com/watch?v=RT5UymRXE2w&feature=mfu_in_order&list=UL]

[video:http://vimeo.com/13019794]

 

 

 

Yorumlar